tag:blogger.com,1999:blog-53803846299738083212010-06-30T12:26:39.199-07:00Ra'nın DünyasıRahttp://www.blogger.com/profile/14948132174710064954bigeyildirim@windowslive.comBlogger7125tag:blogger.com,1999:blog-5380384629973808321.post-75383483903340441952010-06-30T10:09:00.000-07:002010-06-30T10:09:19.044-07:002010-06-30T10:09:19.044-07:00Beni korkutuyorsun biliyor musun ?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_6b9iiC4Ugb0/TCt53W_pU7I/AAAAAAAAABY/2Kz2bjculfo/s1600/mutlu-mutsuz-karmasik.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_6b9iiC4Ugb0/TCt53W_pU7I/AAAAAAAAABY/2Kz2bjculfo/s320/mutlu-mutsuz-karmasik.jpg" /></a></div>Seni sevmekten ve kalbimin sonsuza kadar sana ait atmasından korkuyorum. Her insanla istediğim çizgide devam ettirebildiğim ilişkilerime seni dahil edemiyorum. Etrafımdaki onlarca kişiyi görmezden gelip, yanında oturduğum, elini tuttuğum, sarıldığım,öptüğüm kişinin sen olduğunu hayal ediyorum. Kendim olmaktan uzaklaştığım her dakika, kalbi senin için atan senin için yaşayan ve kendini sana kalın zincirlerle bağlamış biri oluyorum. Kendim olduğumda seni seviyorum.. Seni sevdikçe üzülüyorum. Üzüldükçe seni daha çok seviyorum... Sen, biraz olsun aklımdan çıktığında, yeni uyanacağım gün için umutla yatağıma giriyorum. Bunun sebebi kalbimin hızla çarpmasına sebep olan bir erkek belki, ya da hayatımın sapacağı yolların belirginliği sonucunda.. Fakat daha sonra olan şey neden hiç değişmiyor ? Yatağımdan kalkıyorum, başım sanki vücudumdan daha ağır, midem sızlıyor ve ellerim titriyor.. Üstelik artık beni uzun süre düşününce mutlu edemiyorsun da... Seninle ilgili umudum hala var ama.. Olmuyor işte. Sensiz de olmuyor.. /// Böyle yazmışım Legend için 6 haziranda. Yazık bana. Şimdi de iki gündür konuşmuyoruz onla. Doğum günü de yaklaşıyor; yine bir ne yapsam, ne alsam, ne giysem, kaçta gitsem derdine düştüm. Bu özel günleri sevmiyorum. Kasıntı kasıntı almak zorunda olunduğu için alınan, beğenilmese de beğenilmiş gibi davranmak zorunda kalınan hediyeler, kutlamalar, yok efendim pasta üfleme seramonileri, bi de en sinir olduğum pastadaki mumu üflüyormuş gibi görünsün tribi. Neyse ki Legend'ın doğum gününde bu tip saçmalıklar olmayacak. Daha çok birebir bi doğum günü planlıyorum onun için. Belki de onun en sevdiği kıyafetlerimi giyip; onun evine giderek küçük bir sürpriz yapabilirim. Evet bu fikir sempatik göründü gözüme :)) bir de devamlı ağlamasam ya. Tekrar rayına otursa şu ilişkimiz of. İlk konuşmalarımızı, buluşmalarımızı falan düşünüyorum da ne kadar samimi ve mutluyduk. Şimdi iş telaşı, parasızlık, şehirlerin ayrılığı içimize sıçtı resmen. Yıpranıyoruz demekten de korkuyorum valla, 9 aydır birlikte olduğum bu adamcığı çok seviyorum ben hala... O da beni sevsin !<div class="blogger-post-footer"><img width='1' height='1' src='https://blogger.googleusercontent.com/tracker/5380384629973808321-7538348390334044195?l=starlitgunluk.blogspot.com' alt='' /></div>Rahttp://www.blogger.com/profile/14948132174710064954bigeyildirim@windowslive.com0tag:blogger.com,1999:blog-5380384629973808321.post-23992799735206318762010-06-30T09:54:00.001-07:002010-06-30T10:10:18.713-07:002010-06-30T10:10:18.713-07:00Aslında çok büyütmemek lazım o lüzumsuz 3 harfi ama..<meta content="text/html; charset=utf-8" http-equiv="Content-Type"></meta><meta content="Word.Document" name="ProgId"></meta><meta content="Microsoft Word 11" name="Generator"></meta><meta content="Microsoft Word 11" name="Originator"></meta><link href="file:///C:%5CUsers%5CBige%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtml1%5C01%5Cclip_filelist.xml" rel="File-List"></link><style> <!-- /* Font Definitions */ @font-face {font-family:Calibri; panose-1:2 15 5 2 2 2 4 3 2 4; mso-font-charset:162; mso-generic-font-family:swiss; mso-font-pitch:variable; mso-font-signature:-520092929 1073786111 9 0 415 0;} /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> </style> <br /> <div class="MsoNormal" style="font-family: Georgia,&quot;Times New Roman&quot;,serif; line-height: 115%; margin-bottom: 10pt;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_6b9iiC4Ugb0/TCt6beWQqSI/AAAAAAAAABg/gS3c5msmPRE/s1600/b-204069-ayr%C4%B1l%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_6b9iiC4Ugb0/TCt6beWQqSI/AAAAAAAAABg/gS3c5msmPRE/s320/b-204069-ayr%C4%B1l%C4%B1k.jpg" /></a></div><span style="font-size: 11pt; line-height: 115%;">Aşk yasakları bilmez. Yaşı başı kiloyu boyu saçı hatta bazen huyu önemsemez. Ölesiye bağlar, açılmaz düğümler atar. Ya da siz öyle sanarsınız. Açtığınızda ya da ipler koptuğunda görürsünüz derinizde bıraktığı yaraları aşkın.. Dünya'nın en güzel duygusudur ve bir o kadar da çözümlenemezdir aşk. Kendinizi başkasının teninde buldunuz mu hiç ? Onun için ölürüm dediniz mi? Ama aşk zaten onun için ölmek değildir, onun için kalbinizin sonsuza kadar atmasıdır. Bulutların üstündesinizdir, kim ne derse desin sizi oradan indiremez. Daima bu güzellikler ülkesinde kalacağınızı sanırsınız; fakat yanılıyorsunuz. O bulut dağıldığında sizden geriye kalan bir enkazdır belki de. Adını koymazsınız; derttir. Koyarsınız; sorumluluktan kaçar. Gözüne bakarsınız, sözünü duyarsınız. Ondan da aynı şeyi beklersiniz. Her çalan telefonu ondan sanarsınız. En hüzünlü şarkının bile size keyif verdiği, en acıklı aşk filmlerinde gülümsediğiniz günlerin sonu gelmeyecekmiş gibi davranırsınız. Aslında bal gibi bilirsiniz sonun yaşadığınız her gün daha da yaklaştığını. Boş boş otururken gülümsersiniz, aslında hep gülümsersiniz. Onsuz olamam dersiniz; olursunuz.. Alışamam dersiniz ; öyle bir alışırsınız ki siz bile şaşırırsınız.. Yine de onu her gördüğünüzde içinizi acıtır, kalbinizin atışlarını duymanızı sağlar yokluğunda... Hiç yok olmaz ki içinizde.. Sanki bir parçanız yokmuş gibi hissedersiniz, ama bu da geçer dersiniz yine de. Yapmak zorundasınızdır, birlerlere tutunmalısınızdır, yoksa yaşayamazdınız.. Sonra aynı şeyleri yaşarsınız. Tekrar&nbsp; yaşarsınız. Bitti dersiniz. Birisi içinizi ısıtır yine, tekrar yaşarsınız. Neden sonunu bildiğiniz halde tekrar aynı filme girersiniz ? Çünkü nolursa olsun yaşanılan güzel şeylere değerdir. Yapılan küçük kaçamaklar, belki yanaktan alınan bir makas veya sizi hedef almış bir öpücük, kalabalıktaki ufak dokunuşların sadece sizin ve onun anlayabileceği bir dilden olan dokunuşların unutulmazlığı.. Bütün bunlar size temiz hava şiddetle yüzünüze çarpıp sizi sarhoş ediyormuş hissi verebilir, fakat aldanmayın. Aslında epeyce uzun bir gökdelenden atlarken yüzünüze çarpan havayla aynı havadır size kendinizi iyi hissettiren. Yine de aşkla ilgili bir yazı kötü hissettirecek bir örnekle yada suratınızda kalan buruk bir ifadeyle bitmez. Aşk, uğruna canınızı verebileceğiniz biri için yaşamaktır. Aşk, kalbinizin, beyninizi bir karış yukarı taşımasıdır. Aşk köprüler yapmaktır, duvarlar örmek değil...</span><span lang="EN-US" style="font-size: 11pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></div><div class="blogger-post-footer"><img width='1' height='1' src='https://blogger.googleusercontent.com/tracker/5380384629973808321-2399279973520631876?l=starlitgunluk.blogspot.com' alt='' /></div>Rahttp://www.blogger.com/profile/14948132174710064954bigeyildirim@windowslive.com0tag:blogger.com,1999:blog-5380384629973808321.post-25538357167068058492010-06-28T01:09:00.000-07:002010-06-28T11:41:31.760-07:002010-06-28T11:41:31.760-07:00Et dans 150 Ans<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://jojovivi06.j.o.pic.centerblog.net/enz5do8h.jpg"><img style="float: left; margin: 0pt 10px 10px 0pt; cursor: pointer; width: 239px; height: 237px;" src="http://jojovivi06.j.o.pic.centerblog.net/enz5do8h.jpg" alt="" border="0" /></a><br /> Fransızca şarkılardan çok hoşlanıyorum ben. Özellikle bir erkeğin ağzına çok yakışıyor.. Örneğin Raphael "Et Dans 150 Ans"ı söylediğinde, kendimi yerden kilometrelerce yükselmiş hissediyorum.. İ*ne dili olarak betimlenen fransızca bence bir insanın konuşabileceği en güzel dildir ya. Türkçe de çok güzel burada Fransız ırkçılığı yaptığım falan yok hemen milliyetçi duygularınızı ayaklandırmayın. Ama nam-ı diğer aşk dilinin yeri ayrıdır benim gözümde.. Böyle alıp Legend'ı gidicem Paris'e kimseye duyurmadan, uçak biletlerini alcak param da olcak, kıyafetlerimi satar bulurum vallahi... Aslında bende dünyayı dize getirecek güç var ama eski zamanın kralları gibi, şimdinin global şirketleri gibi, dünyayı ele geçirme hırsı yok. Hehehe. Şu yandaki çocuk için yaparım ama. Roma'yı da yakarım, Bodrum'u da yıkarım. Yeter ki o bana o muhteşem fransız aksanıyla Je t'aime desiiin...<div class="blogger-post-footer"><img width='1' height='1' src='https://blogger.googleusercontent.com/tracker/5380384629973808321-2553835716706805849?l=starlitgunluk.blogspot.com' alt='' /></div>Rahttp://www.blogger.com/profile/14948132174710064954bigeyildirim@windowslive.com1tag:blogger.com,1999:blog-5380384629973808321.post-69168724954048767792010-06-26T16:22:00.001-07:002010-06-26T16:22:56.930-07:002010-06-26T16:22:56.930-07:00insan insana benzemiyoronun da bir ilginç yanı vardı, her zaman anlatıcak bişeyleri vardı. Konuşmayı severdi yada sadece konuşmak isterdi. Belki de düşüncelerinden konuşarak uzaklaşıyordu; kim bilir? Bir diğerinin gülüşü çok güzeldi. Sadece bir kere görülmüştü şimdilik ama güzeldi işte; kim karşı çıkabilirdi ki gerçeğe? Böyle saçmalardı bir diğeri, ölümüne saçmalardı. Ha bu saçmalayan aslında hepsinde de başrolunu oynayan en önemli karakterdi ve bambaşka birinin kaba saba hareketlerinin çekiciğine kapılmıştı, sonra anlamıştı ki saçmalamıştı yine.. Bir tane vardı ki buz gibi bakar, sıcacık dokunurdu, onu mutlu etmeyi severdi saçmalayan başrol oyuncusu. Severdi değil de sevmişti aslında. Aslında iz bırakanlar unutulmaz derdi ama unuturdu belki de. yarın açıp baktığında bu defterlere ne hissedecekti ki sanki.. yaşadığı zevklerden başka döktüğü gereksiz gözyaşları da girecek miydi işin içine? Kimse neden anlamamıştı ki onun üzgünlüğünün sebebini. Kocaman duygusal boşluklar içideyken, elinden tutan diğer eli neden görememişti kendisine sorardı arada bir. Sorulan soruları anlamalıydı aslında, neden anlayamamıştı. Bağırıyordu binlerce ses aslında ona, o kimseye anlatmıyordu, öyle söz vermişti kendine. Çığlıkları sustura sustura yepyeni kapılardan girdi. Her zaman kurtulmak için böyle yapardı o. O kimdi de buna kalkışıyordu böyle alelacele böyle kendini bilmez? Ne yaptığını kendine sormayı unutup da birşeylere kalkıştığı zamanlarda başına gelenleri nasıl hemen unutabiliyordu ? üstelik hafızasının kuvvetli olduğunu söylemiyor muydu? herşeye karşı hava o kadar berrak ve temiz görünmüştü ki ona, içinden bütün insanlığa yardım etme isteği geçmişti..<div class="blogger-post-footer"><img width='1' height='1' src='https://blogger.googleusercontent.com/tracker/5380384629973808321-6916872495404876779?l=starlitgunluk.blogspot.com' alt='' /></div>Rahttp://www.blogger.com/profile/14948132174710064954bigeyildirim@windowslive.com1tag:blogger.com,1999:blog-5380384629973808321.post-32184456957325722422010-06-26T15:06:00.001-07:002010-06-26T15:06:38.777-07:002010-06-26T15:06:38.777-07:00Kalbini Dinle Demiştim Aylar Öncene kadar sorunsuz bigün :) pembe gözlüklerimi taktığımda böyle derim dünyaya; bugün gözümde değiller.. Gözümde görebilceğin en somut şey ışıktır heralde. Aynaya baktım da az önce ;parlıyolardı. Beynimi arındırdım bugün. Ne doğru ne yanlış karar verdim. Ne kadar zamanımı çalan, beni aşağıya çeken şey varsa; hayatın azgın sularında boğdum hepsini. Artık yoklar aklımda. Kendileri biliyorlardır, yada kim bilir; bilmiyor da olabilirler. Serbestliğin geniş sınırlarını zorlarken; daha ne kadar acımasız olabilceğimi düşünmeden edemedim. İntikamın şehveti de sarmışken dört bir yanımı, dur diyemedim kendime, demedim. Yaşamak neymiş onu anladığımı söyleyebilirim ama. Umursamadan sonrayı düşünmeden yaşamak. Deneyim kazandığım da doğru. bütün bunlar seni sinirlendiriyo olabilir. Vahşi bi soğukkanlılıkla yaklaştığım kalbine kramplar giriyordur muhtemelen. Sanki orda uzayan, uzadıkça sıkıştıran orayı acıtan kanatan bi kadın saçı gibi. Sonsuz. Ne kadar kesersen kes. Karış karış her tarafına yayılır kalbinin saçlarım.. Kokumu duyumsarsın biryerlerden. Kafanı ne tarafa çevirsen yokumdur.. İsteyerek yapmıyorum desem yalan olur ama istemiyorum da. olmak istemediğim yerler var ve birilerine acı vermek için bulunmak istemiyo değilim oralarda. Pespembe bi kalp var benim içimde; onun siyah olduğunu söylemek senin suçun.. Ciddiye alınmamak en büyük korkumdur bi kalp tarafından. Siyah kalplerle karşılaşmaktan korkarım o yüzden. Ama benimkinden daha pembe kalplerle karşılaşmaktan da korkuyorum. bunu söylerken bile acı duyuyorum aslında. Acı vermek acı veriyo bana da. Emin ol böyle olduğuna.. <br /> Okyanusta yüzüyorum etrafımda adalar var sanki. Sadece bi tanesi gerçek. Oraya ayak bastığımda ayaklarımı kanatan çalılar olmayacak. Serin kumların üzerinde birlkte yürüyecek bi dost beni bekliyormuş orda, öyle duydum. Diğer adalar da güzel işin komiği. Diğerlerini gezdim. Ama o en gerçek adaya ulaşmadım daha. Ulaşamadığımdan mı ulaşmayı geciktirenin ben olduğumdan mı bilmiyorum ama daha varmadım hedefe. Az kaldı.<br />*****<br />Orada bir süre yaşadıktan sonra görüyorum ki, insan çok yanılan bir varlıkmış.. Gittim ve gördüm. Dediğim gibi bir süre keyfini bile sürdüm hatta ama rahat battı bana. Özlediğim beni devamlı çekiştiren duygularımdan vazgeçemedim. Ordayken de benleydiler. En sevdiğim tarafa gitmek için sulara atlayacağım yakında..<br />____________________________________________________________________________________<br />ufak şeytani gülüşümü attım. adının "şeytani" olmasının sebebi arkasına kötü niyet saklamış olmam değil. Annem böcek sesi diye nitelendiriyo bu gülüşü mesela.. 3 sn falan sürüyo, sana gülmüşümdür öyle eminim. Hıhıhı gibi bi sese sahip bu gülüş. isteyince atamıyorum. kendiliğinden çıkıyo mutlu olunca. senin çok istediğin bişeye senin yerine sahip olduğum için güldüm. ya da beni güldüren ona sahip olmaktı sadece. senle bi alakası yok. Gülmüyorum zaten artık. Beklemiyorum. Hayattan beklentin olması kadar saçma ve seni üzmeye meyilli başka bişey daha yok. O yüzden sen de bekleme.. Bi aynanın yada ayna dediğin kişilerin karşısına geçip kendini sorgulama. Her zaman mutlu olmak için sebep bulursun. Bulamıyorsan elini at yukarı, bi dal bulursun uçurumun kenarında tutunabileceğin mutlaka.. Ve sana elini uzatmış birisi vardır hemen tepende. Seni yanına çeker eninde sonunda. Evine gittiğinde kendini görürsün orda. Eğer odana uzun süre girmemişsen, bikaç eşyadan duyarsın onun sesini. Kokusunu hala barındıran bikaç eşyandan vazgeçemezsin bir süre.. En azından onun kokusunun yerini senin kokun alıncaya kadar.. Kokusu gelir burnuna oysaki yanılsamadır.. Nereye çevirsen başını yoktur. Kalbinde öyle bir yere oturtursun ki onu, annene küfretse düşmez ordan. Senin olmaması canını acıtır. nefret etmeye başlarsın kendinden. Oysa çok severdin.. Nefretin evdeki yaşamına yansır bu sefer. Annen bir yandan baban bir yandan, kalbin bir yandan.. ağır gelir sana dünya. Odan darlaşır. Banyo yapmayı bırakırsın, odanı toplamazsın. Evden çıkmazsın bile. Annen odana girdiğinde seni bulmak için üzerindeki yığını kaldırması gerektiğini bilir ve seni hiç rahatsız etmez bu yüzden. Bi an gelir çalan telefonlardan birine cevap verirsin artık. En yakın arkadaşlarınla buluşmaya başlarsın yeniden. Bi yerde oturup kahve içmenin ne demek olduğunu hatırlarsın. Yakın arkadaşın yükünü hafifletir; taşımana yardımcı olur.. Eve döndüğünde içinde günün bittiğini devamlı sana hatırlatan buruk bi sevinçle girersin yatağına.. tabi ondan haber gelebilcek yerleri bikaç kez kontrol ettikten sonra.. Uyursun.. Onu görebildiğin tek yer rüyalarındır hala..<div class="blogger-post-footer"><img width='1' height='1' src='https://blogger.googleusercontent.com/tracker/5380384629973808321-3218445695732572242?l=starlitgunluk.blogspot.com' alt='' /></div>Rahttp://www.blogger.com/profile/14948132174710064954bigeyildirim@windowslive.com0tag:blogger.com,1999:blog-5380384629973808321.post-72125108581987487842010-06-26T14:58:00.000-07:002010-06-30T10:13:19.199-07:002010-06-30T10:13:19.199-07:00rüyaGüneşli bir güne uyanmış, yazlıklarımı çıkarmış ve yeni güne yüzümdeki anlamsız gülümsemeyle başladım sanki.. Onu rüyamda görüyorum. Gülümsüyor. Gözlerinin arkasındaki hüzne dokunuyorum. Söküp atıyorum onu.<br /> Bir yaz günü. Hava çok sıcak değil. Arabadayız; ikimizin de gözünde güneş gözlükleri var ve açtığımız son ses müzik ile coşkun bir günün ilk saatlerinde gençliğin ve enerjinin tadını çıkarıyoruz. Dokunuşları, öpücükleri beni bulutların üzerine taşıyor..<br /> <a href="http://4.bp.blogspot.com/_6b9iiC4Ugb0/TCt7G203CkI/AAAAAAAAABw/KDTJCN-2VTI/s1600/238055.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_6b9iiC4Ugb0/TCt7G203CkI/AAAAAAAAABw/KDTJCN-2VTI/s320/238055.jpg" /></a>Sessizlik.. Sakin bir deniz.. Ve biz denizin üzerinde ayaktayız. Birbirimizin gözlerinin içine bakıyoruz.. İçini görüyorum. O kim aslında ?<br /> Gözlerimi gözlerinden ayırdığımda, bedenlerimizi görüyorum. Soğuk kumlara uzanmış sıcacık vücutlarımız.. Elini belime koyuyor. Yaklaşıyorum. Dudaklarımızın buluşması fazla zaman almıyor.. Zaten hep böyle olmamış mıydı ? Kendime sorduğum sorulara dönüyorum. Acaba beyninde neler dönüyor ?<br /> Son bir kare. Bir fotoğraf. Utangaç bir çocuk gibi ellerini arkasındaki masaya koymuş ve yaslanmış. Çok içten gülümsüyor. Gülümseyen görüntüsü aklımda yerini alıyor. Fotoğrafın devamında ben de varım.. Aynı içtenlikle gülümsüyorum. Ellerim ellerini buluyor. Saçlarına dokunuyorum. Hafif dokunuşları sırtımda dolaşıyor..<br /> Uyanıyorum. Yanımda ayakta duruyor bu sefer. Sıçrıyorum ve beline ayaklarımı sarıyorum. Bir anda birlikte düşmeye başlıyoruz. Sırtüstü yerle buluşuyorum. O şekilde ne kadar kaldım ? Artık vücudunu vücudumda hissetmediğimi farkettiğim zaman ayağa kalkıyorum. Ayağımda kanlar var. Yürüdüğüm yerleri belli edecek izler bırakarak ilerliyorum.. Ayağım takılıyor, tökezliyorum. Doğrulduğumda o yanımda..<br /> <br /> Onun evinde, onun odasında ve onun yatağındayım. Kendime sarılıp uykuya dalıyorum. Düşlerimde düşüyorum...<div class="blogger-post-footer"><img width='1' height='1' src='https://blogger.googleusercontent.com/tracker/5380384629973808321-7212510858198748784?l=starlitgunluk.blogspot.com' alt='' /></div>Rahttp://www.blogger.com/profile/14948132174710064954bigeyildirim@windowslive.com0tag:blogger.com,1999:blog-5380384629973808321.post-26763373467789070192010-06-26T14:52:00.000-07:002010-06-30T10:11:58.059-07:002010-06-30T10:11:58.059-07:0053 Numaralı Fotoğraf<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_6b9iiC4Ugb0/TCt6y_I6RqI/AAAAAAAAABo/R_8oGbPr25I/s1600/21079_295634536698_560036698_3548688_1517129_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_6b9iiC4Ugb0/TCt6y_I6RqI/AAAAAAAAABo/R_8oGbPr25I/s320/21079_295634536698_560036698_3548688_1517129_n.jpg" /></a></div><meta></meta> <br /> <div class="MsoNormal" style="font-family: georgia; line-height: 115%; margin-bottom: 10pt;"><span style="font-size: 11pt; line-height: 115%;">Hiç bilmediğin yollarda; tanımadığın insanların yanından geçerken anlarsın ki hayat başka<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: georgia; line-height: 115%; margin-bottom: 10pt;"><span style="font-size: 11pt; line-height: 115%;">birşey değilmiş..<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: georgia; line-height: 115%; margin-bottom: 10pt;"><span style="font-size: 11pt; line-height: 115%;">Bir kırmızı ışıkta durunca; düşünürsün kalp kırmakta olduğunu.. <o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: georgia; line-height: 115%; margin-bottom: 10pt;"><span style="font-size: 11pt; line-height: 115%;">Ve gökyüzünün kırmızı lacivert olduğu yalnızlık ve melankoli kokan<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: georgia; line-height: 115%; margin-bottom: 10pt;"><span style="font-size: 11pt; line-height: 115%;"> bir akşam üstü, kendi kendine mırıldandığın elveda şarkılarına<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: georgia; line-height: 115%; margin-bottom: 10pt;"><span style="font-size: 11pt; line-height: 115%;"> eşlik ederken serin hava, içinde bulunduğun arabanın camından içeriye girip içini<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: georgia; line-height: 115%; margin-bottom: 10pt; text-align: left;"><span style="font-size: 11pt; line-height: 115%;"> ürpertenin ; sadece rüzgar olduğunu sanarsın umutsuz..<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: 115%; margin-bottom: 10pt;"><span style="font-family: Calibri; font-size: 11pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: georgia;">Sen de hayatın sana sunduğu ilk yola saparsın o zaman.</span><o:p></o:p></span></div><div class="blogger-post-footer"><img width='1' height='1' src='https://blogger.googleusercontent.com/tracker/5380384629973808321-2676337346778907019?l=starlitgunluk.blogspot.com' alt='' /></div>Rahttp://www.blogger.com/profile/14948132174710064954bigeyildirim@windowslive.com0